“Türküm, doğruyum çalışkanım. Ülküm yükselmek ileriye gitmektir!”
Yerel Haberci
Hava Durumu
Arşiv
Gazete Manşetleri
RSS Beslemeleri
Linkler
// echo $giris_bas;
AnaSayfam Yap
Sık Kullanlanlara Ekle
Bize Ulaşın
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
Linkler

“Türküm, doğruyum çalışkanım. Ülküm yükselmek ileriye gitmektir!”

Facebook'ta paylaş
01/10/2018 , 00:06:27

Kendi evimiz dışında belki de en çok zaman geçirdiğimiz yer okulumuzdur!

 

Okullarımız dün bizim bugünde çocuklarımızı adeta  bir hamur gibi yoğurur,  şekil verir yarınlara hazırlar.

 

İlk eğitimimizi her ne kadar ilk olarak ailemizden alsak ta,  sosyalleşmek, daha da ileriye gitmek, kendimizi geliştirmek, öğrenmek ve bir meslek sahibi olmak için okula gideriz.

 

Her Eylül ortasında sırtımızda çantalarımızla başladığımız okulun ilk günlerinin heyecanı bir başkadır. Belki de insanın büyüdüğünde en çok özlediği mazideki günler okul günleridir!

 

Bizlerin çocukluğunda (elbette günümüzde de öyledir) okulun başladığı ilk hafta bir telaş yaşanırdı.

Akşam olduğunda ailecek ilk ortak faaliyetlerimizden biri defter kitap kaplamak olurdu!

 

1968 yılında Seydiköy’de kırtasiyeci diye bir dükkan yoktu. Kap ve bant, etiket gibi ihtiyaçları  rahmetli Salih Dinler, Kemal Uzun (Tosunçe), İbrahim Denizmen, Adil Yüksel, Mehmet Çolak (Memed ağa), Recep Kar (Muhtar), Rahim Ortaç ve Ferruh  Mert gibi bakkallardan karşılardık.

 

Okul önlüklerimizin ise apayrı bir havası vardı.

Siyah önlükler, sol üst cebimizde annelerimizin üçgen olarak ütüleyip koyduğu mendiller, kolalanıp ütülenen beyaz yakalar…

 

Sabah, Öğlenci tüm öğrenciler derlerine o önemli andımızı okuyarak başlardık;

“Türküm, doğruyum, çalışkanım, İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!”

 

Bu andı ne zaman okusam, bir yerler de yeniden duysam hala tüylerim diken diken olur! Duygulanırım. Ne yazık ki son yıllarda bunu da duyamaz olduk.

 

Sınıflarımız sobalıydı. ‘Sobada ne?’ diyen çocuklarımızı duyar gibiyim! Çocuklar eskiden kışın ısınmak için odun-kömür yakılan aletin adı sobadır!

 

Tahtaya konuşanlar, gelmeyenler, sol üst köşeye ders-konu, sağ köşeye de tarih yazılırdı.

Sınıftaki herkesin hangi sırada oturduğunu, adlarını, soyadlarını eksiksiz bilirdik.

 

Beslenme saatinde ise herkes annesinin yaptığı kekleri, börekleri getirirdi.

 

Sınıfta çöp kutusunun başında toplu kalem açmalar, kokulu arı maya silgileri, el işi kağıtları ve onlarla yaptığımız mozaik resimler,kalemin ucuyla bastırarak kopartılır,altında da ‘Uhu’ olurdu!

Milli bayramlarda kedi merdivenleri yapıp, bayrakları camlara yapıştırarak sınıflarımızı ayrı bir heyecan ve neşe ile süslerdik.

Yerli malı haftasında elmalar, armutlar, incirler, kuru üzümler yerdik. (Bugün ise bir çok ürünü dışarıdan ithal ediyor olmamız ne acı!) 

 

İlk okulun birinci sınıfını Seydiköy  Yahya Kemal Beyatlı İlkokulu’nda başladım. Daha sonra Cengizhan İlkokulu açılınca evimize en yakın olan bu okulda ilk okulu bitirdim.

 

Okuduğum yıllarda yeni Cengizhan İlkokulu’nun yeni öğrencileri arasında ağabeyim Birol Zenginobuz, Taner Tan,Baha Tan, Halil İbrahim Şenol, Halil Arda, Tuncer Özfırıncı, Birol Mert gibi yazmakla satırların yetmeyeceği büyüklerim vardı. Bu güzel okulumuz ağaçlarla kaplı güzel olmasında o günün çocukları olarak bizlerin ve öğretmenlerimizin büyük emeği vardır.

 

Bu nostaljinin ardından günümüze, günümüzün eğitim yaşamına değinmek istiyorum.

 

Ülkemizde son yıllarda eğitimdeki karmaşa eğitim sistemimizi adeta  yap- boz tahtasına çevirmiştir.  Okullardaki verilen eğitim kalitesi de üzülerek ifade etmeliyim ki yerlerdedir!

 

Böyle olunca da aradaki eğitim açığını kapatmak isteyen ailelerimiz çocuklarına takviye olması adına özel dershanelere yollamakta, özel ek dersler alma yoluyla bu sorunu aşma gayretindedir.

 

Bu durumu ve ihtiyacı gören yerel yönetimler, sosyal devlet ve sosyal belediyecilik anlayışını devreye sokarak, ilçelerinde belediye bütçesinden finanse edilen dershaneler oluşturmaya başlamışlardır! (Bu arada belediyelerin bu imkanı da merkezi idare tarafından kısıtlanmıştır. Bu durumu çözmek adına olarak eğitim kursları verilmesi yöntemi benimsenmiştir.)

 

İlçemizde de Gaziemir Belediyesi bu yöntemi hayata geçirmiştir.

 

Eğitim bir ülkeyi çağdaş uygarlığa götüren en hayati ve en kestirme yoldur. Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol “Eğitimli ve sağlıklı insanların yaşadığı kentler hızla ilerler” düşüncesinden hareketle ilk belediye dershanesini açmıştır.

 

 2010-2011 eğitim-öğretim yılında kurulan eğitim merkezi Gaziemir Sosyal Etkinlik Merkezi olarak bugün yine Gaziemir’deki ailelerin çocuklarının başarısı için eğitim kursları vermeye devam etmektedir.

 

Eğitim hayatında başarılı ancak, ekonomik yönden dezavantajlı olan başarılı gençlerimize fırsat eşitliği yaratmak için yola çıkan Gaziemir Belediyesi bu yolda hayli önemli yol kat etmiştir.

 

İlk yılında 16 öğretmen, 400 öğrenciyle başlayan belediye eğitim merkezi ikinci yılında 40 öğretmen ve 1600 öğrenciyle yoluna devam etti.

 

Dört ayrı merkezde deneme sınavları, soru bankaları, konu tarama testleri, genel tekrar testleri ve etütlerle, modern bir dershanede bulunan her tür eğitim hizmeti veren bugünkü adı ile Gaziemir Sosyal Etkinlik Merkezi ikinci yılında müthiş bir başarıya da imza attı.  25’er kişilik sınıflarda verilen kurslardan yararlanan öğrenciler LYS’de alınan yüzde 94,28 gibi inanılması güç bir başarıyı elde etti.

 

Gaziemir Sosyal Etkinlik Merkezi’nde kurs alan öğrencilerden geçtiğimiz eğitim yılında Tıp Fakültesi dahil, çeşitli branşlarda 118 öğrenci üniversiteyi kazanarak yerleşti.

 

Gaziemir Sosyal Etkinlik Merkezi, kısa adıyla GAZİSEM, 2018-2019 Eğitim Yılı’nda Gaziemir ve Sarnıç olmak üzere 2 Bina’da 46 eğitimci ile öğrencilere ek ders hizmeti verecek. Gaziemir’in Aktepe-Emrez bölgelerinden öğrenciler için özel servis hizmeti de sunulacak.

 

Yerelde hal böyle iken Genel düzeyde eğitim durumuz ise malum!

 

Eğitim uzmanlarının yaptığı araştırmalarında; Türkiye’deki okul yöneticisi seçme ve yetiştirme uygulamalarının zaman içinde farklılık gösterdiği ancak bu farklılığın bir gelişimi yansıtmadığı ve mevcut bir politikadan bahsedilemediği belirlenmiştir.

 

Buna göre Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve İngiltere’de okul yöneticisi (müdür, müdür yardımcısı) olmak için yüksek lisans şartı getirildiği görülürken; Türkiye’de üniversitelerin ilgili alanlarından alınan yüksek lisans ve doktora derecelerinin bakanlıkça yeterince dikkate alınmamaktadır.

 

Gelişmiş ülkelerde okul yöneticisinin rolü, öğretimsel liderlik olarak vurgulanırken, Türkiye’de ise daha çok okul işletmeciliği rolü ön plana çıkmaktadır!

 

Gelişmiş ülkelerde okul sayısı, fabrika sayısından fazla olmasına rağmen, ticari işletmeleri yöneticilerini yetiştirme çabaları bizden çok daha fazladır.

 

Dünyada okul yöneticilerinin yetiştirilmesinde ise Amerika öncü durumdadır. Türkiye’ye bakıldığında,ne yazık ki  bu yönde ciddi politikalar üretilemediği görülmektedir.

 

Son yıllarda gelişmiş ülkelerde okulların etkililiğini sağlayabilmek üzere okul yöneticisi yetiştirme çabalarına çok büyük önem verilmektedir.

 

ABD’de her iyi öğretmenin iyi bir okul müdürü olamayabileceği anlayışı vardır.

Japonya’da merkezi bir Eğitim Bilim ve Kültür Bakanlığı bulunmasına karşın okulların yönetimi ve yöneticilerin belirlenmesi il eğitim kurulları ve yerel eğitim kurullarının yetki alanındadır.

Japonya’da okul müdürleri, müdür olmadan önce yaklaşık 20 yıl öğretmenlik yapmaktadır.

 

Büyük eğitimci ve devlet adamı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim ve eğitimciye verdiği önemden sonra Türk eğitim modelinin geliştirilmesinde dikkate alınması gereken temel ilkeler vardır;  “Eğitimimiz ulusal olmalıdır. Eğitimimiz bilimsel olmalıdır. Eğitimimiz uygulamalı olmalıdır.Eğitimimiz karma olmalıdır. Eğitimimiz laik olmalıdır.”

 

Bu ilkeler incelendiğinde görülecektir ki Atatürk’ün eğitimle ilgili düşünce ve görüşleri bu günden daha moderndir.

 

Tabi bu ilkeler günümüzde uygulanırlığı nedir o tartışılır!

 

 Ancak Türk eğitim sistemimizin daha ileri gitmesi için bu ilkelerin uygulanması kaçınılmazdır.

 

2018 – 2019  Öğretim yılının başta  Gaziemir olmak üzere tüm ülkemize hayırlı uğurlu olmasını , gelecek  nesillerin Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olmalarını temenni ederim.

 

Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapmak İstermisiniz ?


Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
27/03/2024 , 12:57:25
AKTÜEL
26/03/2024 , 20:36:37
SİYASET
26/03/2024 , 20:20:08
SİYASET
25/03/2024 , 12:37:57
SİYASET
25/03/2024 , 12:27:09
SİYASET
25/03/2024 , 11:44:19
SİYASET
 
Köşe Yazarları
Köşe Yazarları
Editörün Seçtikleri
Gaziemir'den Tüm Dünyaya Yerel Haberler. Bizi Aşağıdaki Sosyal Medya Hesaplarından Takip Edebilirsiniz.
Bizi Takip Edin