Bu anlamlı haftada, sizlere 2002 yılında ortaya çıkmış ancak ne yazık ki, ne medyada ne de aydın diye geçinen insanlar tarafından pek de değerlendirilmemiş bir analiz sonucundan bahsetmek istiyorum.

Soykırımcı Hitler’den, 2. Dünya Savaşı’nda insanlığın kaderine yaptığı etkiyle Roosevelt’e, devrimle Çarklık Rusya’sını yıkan Lenin’den, işgal altındaki Osmanlı’dan, modern Türkiye’yi kuran Mustafa Kemal ATATÜRK’E kadar, yüzlerce lider yaptıklarıyla insanlık tarihe geçmiştir.

Sizce birbirinden farklı dönemlerde, farklı siyasi koşullar altında, farklı kişiliklere sahip yüzlerce lideri karşılaştırarak değerlendirmek ve hatta puanlandırmak mümkün müdür?

Tarihçi ve Psikiyatrist Arnold Ludwig bunu başarmış. Bilimsel bir perspektifle ele alarak bir sistematik geliştirmiş ve 199 ülkeden 1941 lideri tarihe mal olmuş etkileriyle analiz etmiştir. Bu araştırma tam 18 yıl sürmüş.  Buna “Politik Büyüklük Ölçeği” adını vermiştir. Ludwig’e göre politik büyüklüğün 7 kaidesi vardır. Bunlar; Egemenlik, Zıtlık, Kişisel Mevcudiyet, Değişim Elçisi, Hassasiyet, Cesaret ve Kontrollü Kaygı’dır. Puanlandırma ise şu kriterlere göre verilir: Sıfırdan var oluşa,  önceden daha fazla, iktidarda kalma, askeri hüner, sosyal mühendislik, ekonomik refah, ideoloji, devlet adamlığı, ahlaki sembol, hükmettiği bölgenin büyüklüğü ve politik miras.

Bu liderler arasından “Politik Büyüklük Ölçeği” ne göre Mustafa Kemal ATATÜRK,  1. Sırada yerini almıştır. 18 yıl süren bu araştırma sonucu Atatürk 31 puanla (ki en yüksek puandır) "Vizyoner Lider" sıfatı ile “20. Yüzyılın En Büyük Devlet Adamı” tanımına layık görülmüştür. Ludwig, Atatürk’ü doğru bir tanımlamayla “Vizyoner Lider” kategorisine dahil ederek, ülkemizin kuruluşundaki rolü, devrimleri ve topluma olan etkisiyle doğru değerlendirmiştir. Şüphesiz Atatürk, demokrasi aşkını çok partili düzen denemeleriyle gösteren, Kurtuluş Savaşı’nın en karanlık günlerinde bile TBMM ile uyumlu çalışma yaklaşımını sergileyen, kanunlara saygılı devlet adamı kimliğiyle birinciliği sonuna kadar hak etmiştir.

Merak ettiyseniz, 2. Mao (Çin), 3. Roosevelt (ABD), 4. Stalin (Rusya), 5. Lenin’dir (Rusya).

            Hatta Ludwig ile yapılan röportajda “Neden Atatürk 1. Sırada Yer Aldı?” soruna şöyle cevap vermektedir: “Atatürk’ün neler yaptığına bakalım. Şunu belirtmek isterim ki bence O’nu diğer üstün liderler (daha önce bahsettiğim ölümsüz liderler) kapsamına alalım. Atatürk Türkiye’yi kurdu, yarattı. O dönemde var olan Osmanlı İmparatorluğu’na son verdi. O sadece ülkenin kurucusu, yaratıcısı değil, aynı zamanda Türkiye’de çok büyük sosyal değişime neden olmuş bir liderdir. Türkiye’yi demokrasi ile tanıştırdı (bir anlamda askeri bir demokrasi, ancak sonuçta demokrasi). Tarihte bir ilk; din ve devlet işlerini ayırdı. Müslüman bir ülke olmasına rağmen bir takım özgürlüklerin, hakların serbest olduğu birkaç ülkeden biri. Aslında ordu, demokrasiyi tehdit edecek bir unsur olursa engellemekle yükümlü. Yani her bir evresinde Atatürk’ün inanılmaz bir etkisi var. Başarıları olağanüstü.”

Tüm bunları duymak bizi gururlandırıyor ve millet olarak ne kadar şanslı olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyor. Peki, şimdilerde “bizler” O’na yeterince layık mıyız? O’nu anlayabilmiş miyiz? Hayatta iken benimsediği ve kullandığı “KEMALİZM” ilkelerini yerine getirebiliyor muyuz? Benim cevabım kocaman bir “HAYIR”. Bunu derken umutsuz olmadığımı da belirtmek isterim. O, yoktan bir Cumhuriyet yarattı. Bize düşen ise sadece onu canlı tutmak. Daha çok çalışmamız gerek.

Umutsuzluk Mustafa Kemal’in Askerlerine yakışmaz.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!