Osmanlı hakimiyetinde iken dönemin iktidar sahiplerinin İngilizlere 100 yıllığına kira verdikleri Kıbrıs Adası’nın akibeti Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sonrasında en önemli soru işaretleri arasında yer alıyordu.

Yeşil Ada olarak tabir edilen ada her ne kadar İngilizler’in yönetiminde yer alıyorsa da Türkler ve Rumlar’ın birlikte yaşadıkları bir ada devleti özelliğini taşıyordu.

İngilizlerin Osmanlı’dan kiraladıkları adayı kendilerine mal etme çabaları daha sonra yeni bir politika geliştirerek Türkiye’ye geri verme yerine Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti adı altında ada yönetiminden sözde çekilmişti. Rumlar ve Türkler’İn ortak devleti olarak kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti giderek Rumların devleti haline dönüştürülmekteydi. Garantör devlet konumundaki İngiltere tarafsızmış gibi davransa da Rumların nüfuzunun arttırmasına göz yumuyordu. Diğer bir garantör devlet olan Yunanistan Rumlar tarafındaki aşırılıkları bilinçli olarak desteklerken onları silahlandırarak Türklerin yaşadıkları yerleşim alanlarında silahlı eylemler gerçekleştirmesini teşvik ediyordu. Bir çok kere Türk köylerini basan çeteler yerli nüfusu katlederken adanın üçüncü garantör devleti olan Türkiye’nin tepkisi uluslar arası camiada hak ettiği desteği bulamıyordu. Başbakan İsmet İnönü, Adnan Menderes ve Süleyman Demirel dönemlerinde Türkiye’nin verdiği notalar ve müdahale edileceği noktasındaki ifadeleri bir müddet yerli Rum çetelerini durdursa da başta ABD olmak üzere İngiltere’nin göz yumması ve Yunanistan’ın Birleşmiş Milletler’deki etkinliği Kıbrıslı Türkleri zor durumda bırakıyordu. Kıbrıslı Türkler var olma mücadelesini Dr.Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın önderliğinde sürdürüyordu. Türkiye’nin Kıbrıs’a asker çıkararak duruma müdahale etmesini bekleyen Kıbrıslı Türkler bir çok defasında hayal kırıklığı yaşadılar. Rum radyolarında Türkler’in moralini bozacak propaganda yayınlarda çalınan “Bekledim de gelmedin. Göz yaşımı silmedin” şarkısıyla Kıbrıslı Türkler ile alay ediliyordu.

Aradan yıllar geçiyor ve nihayet tüm hazırlıklarını tamamlayan Türk Ordusu dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit’in emriyle 20 Temmuz 1974’de Kıbrıs Barış Harekatı başlamıştı. Şimdi sıra Türk radyosuna gelmişti. Kıbrıs Türk Radyosu’nda çalınan “Bir gece ansızın gelebilirim” şarkısı harekatın başladığını belirten bir marşa dönüşmüştü.

İşte bu mücadelelerde en safta yer alan isim Rauf Denktaş oldu. Denktaş Türkiye’nin barış harekatıyla elde ettiği mücadelelerin masa başında kaybolmaması için en büyük direnci gösteren isim oldu. 1975 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurucu başkanı olan Denktaş daha sonra 1981 yılında ilan edilen bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kurucu Cumhurbaşkanı oldu. Üç dönem üst üste KKTC Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Rauf Denktaş 13 Ocak 2012 tarihinde vefat etti.

Ömrünün büyük bir bölümünü Kıbrıslı Türkler’in haklı mücadelesine ayıran Rauf Denktaş vefatının 7 yılında başta Kuzey Kıbrıs olmak üzere Türkiye’de rahmet ve saygıyla anılıyor.