İzmir'in güneyinde Kızıldağ Önemli Doğa Alanı olarak tanımlanan bölgede büyük bir orman yangını yaşadık. Karabağlar'ın Tırazlı Köyü'nde başlayan orman yangını rüzgarında etkisiyle geniş bir alana yayıldı. Orman yangını Urla'nın Yağcılar, Demirci köylerine, ardından Seferihisar'ın Gödence, Beyler köylerine ve Menderes'in Efemçukuru, Orhanlı , Kuyucak köylerini etkiledi. Eski Orhanlı, Kuyucak ve Bahçecik gibi yerleşimler güvenlik nedeniyle bir süreliğine boşaltıldı. Köylüler terk ettiği evlerine ancak üç günün sonunda dönebildiler!
3 gün süren orman yangının da bakanın ilk açıklamalarına göre 500 hektar olarak ifade edilse de durum bu daha sonra daha net ortaya çıkmaya başladı. Gerek İzmir Büyükşehir Belediyesi gerekse meslek odalarının yapmış oldukları incelemelerde 5 bin hektardan fazla alanın orman yangınından etkilendiği anlaşıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in de ifade ettiği üzere, Orman yangınında 5 bin hektar alan içerisin de onlarca yıllık çam, ve yüzlerce yıllık zeytin ağaçları başta olmak üzere yüz binlerce ağaçlar yandı.
Orman yangınının ardından “çok şükür can kaybımız yok!”gibi duyarsız bazı açıklamalar kamuoyu vicdanını yaraladı. Orman yangının etkilediği 5 bin hektarlık alanda yaşayanlar yalnızca inasanlar değil oralarda bulunan (tilki, sürüngen, domuz, tavşan, kaplumbağa vb.) yüzlerce ve belki binlerce canlılardı!
Orman yangını nasıl ve kimler tarafından çıkarıldığı her zaman olduğu üzere bir muammadır!
Terör şüphesinin yanı sıra, mangalcıların orman alanında bıraktıkları bir köz, yada yine piknikçilerin orada bıraktıkları cam şişe vb. atıkların güneş ışınlarını üzerine çekerek mercek etkisi yaratarak ateş ortaya çıkma ihtimali de vardır!
İnşallah yetkililer orman yangınının nedenini ortaya çıkarırlar ve sorumlular hak ettiği cezayı alırlar.
Karabağlar'ın Tırazlı ve Kavacık mevkii son yıllarda oldukça revaçta bir doğal yaşam alanı olduğu için mangalcıların olası ihmali ve vurdum duymazlığı her an yeni bir orman yangınına sebebiyet verebilir!
Aslen, Menderes Yeniköy'lü biri olarak köyün hemen yakınındaki Balaban Deresi Sulama Göleti'nden biliyorum. Söz konusu ormanlık bölge, her yıl Mayıs'ın sonundan, Eylül sonuna kadar piknik yapmaya, dolaşmaya kapatılır. Buralarda mangal yapılması kesin olarak yasaktır. Ve bölge Orman Müdürlüğü ekipleri tarafından sıkı kontrol altında tutulmaktadır. Buradaki önlemler aslında tüm ormanlık alanlar için de geçerli olmalıdır.
Öncelikle mangal yasağının tüm ormanlık alanlarda Mayıs ve Ekim arasında uygulanması gerektiğine inanıyorum. Mesire alanı olarak ayrılmış ve Orman Müdürlüğü'nce denetim altında tutulan yerler haricinde artık ‘mangal yapma kültürü’ne bir çeki düzen vermek gerekiyor. Bunun yanı sıra mesire ve piknik alanını kullananların o alanlarda çöp bırakma-malarının da sağlanması gerekir. Bunun için çöp konteynırlarının sayısının yeterli olması ve sık sık temizlik görevlilerince toplanması şarttır. Yetkililerin her türlü önlemi almasına karşılık vatandaşların çöplerini sağa sola atmaları halinde de en etkili şekilde cezai işleme tabi tutulmaları gerekir.
Kamuoyu olarak dikkatli olmamız gereken bir başka konu da her orman yangını sonrasında bunu bir rant aracı olarak kullanarak maddi kazanç ve reklam peşinde koşanlar olacaktır.
İzinsiz ve denetimsiz sözde ağaç dikme kampanyaları konusunda dikkatli ve özenli olmalıyız. Ne yazık ki ülkemiz, her durumdan bir suistimal çıkaracak potansiyele sahip kişilere sahip!
Bilim insanları yanan ormanlık alan üzerinde bir yıl boyunca bir dikim yapılmaması konusunda bizleri uyarıyor. Orman yangınının etkili olduğu alanlar yeniden ağaçlandırırken dikkat edilmesi gereken hususları açıkça belirtiyorlar. Bizler ve yetkililer bu açıklamaları dikkatle takip etmeli ve gereğini yerine getirmeliyiz.
Şurası bir gerçek ki; Doğa ve çevre bilincini yerleştirmeden doğal zenginliğimiz olan ormanlarımızı, canlılarımızı korumak asla mümkün değildir!
Doğa ve çevre bilincini oluşturmak içinde önce; kullandığımız bir ürünün paketini, şişesini sağa sola, parka, denize, doğaya, dağa atmamakla işe başlamalıyız.
Araç kullanırken çok kere şahit olduğumuz, önden giden bir aracın içerisinden yola, şişe, kağıt, izmarit ve küllünü atanlara engel olmalıyız. Böylesine duyarsız kişilerin kullandığı araçları anında tespit edilmeli ve gereği yapılmalıdır. Duyarlı vatandaşlar olarak bizler de bu konuda ihbarlarımızı Orman işletmesine ve güvenlik birimlerine yapmalıyız. Kanun ve yönetmelikler de bunun etkili şekilde yapılabilmesine olanak sağlaması için gerekirse yeniden düzenlenmelidir.
Parkta, deniz kenarında otururken çekirdek yiyenlerin, çekirdek kabuklarını yerlere atanlarda bu cezai işlemlere dahil edilmelidir. Parklarda, mesire ve piknik alanlarında belediye ekipleri sık sık çöp denetimi yapmalı ve temizlik ekipleri olaya müdahil olmalarını sağlanmalıdır.
Unutmayalım elindekini sağa sola atmayı birer alışkanlık haline getiren kişi bunu, yolda da, ovada da, dağda da yapar!
Bu bencil, vurdum duymaz tiplerin davranış kalıplarını kırmak ve onların başkalarını olumsuz yönde etkilemelerinin önüne geçilmesi, doğa bilincinin oluşmasında, ve doğal güzelliklerin korunmasında en etkili yöntem olacaktır.
Yerel Haberci
07/12/2020
Yerel Haberci
07/12/2020
Yerel Haberci
12/05/2021
