İzmir Fuarının 70’li yıllarına yaş olarak yetişemesem de 80’li ve 90’lı yılların ortalarına kadar devam eden görkemli, parıltılı dönemlerini gördüğüm yaşadığım için kendimi şanslı hissetmişimdir.
O yılları yaşamış görmüş olanlar eminim benimle aynı duygu ve düşüncelere sahiptir.
Ailemle, dostlarımla eski İzmir yılları konuşulmaya başlansa söz döner dolaşır mutlaka o eski fuar zamanlarına gelir ve cümleler “Ah o günler. Neydi o eski fuarlar” diye başlar.
Derin bir iç çekilir, gözler maziyi arar, anılar birer birer canlanır sanki o an zaman durur gönüllerde hüzünle karışık bir mutluluk oluşur!
Sözler sözleri kovalar sonunda cümleler “İyi ki o yılları görmüşüz. İyi ki o yılları yaşamışız” diye sonlanır!
İzmirliler o yıllarda Ağustos, Eylül aylarını iple çekerlerdi.
20 Ağustos İzmir Fuar açılışı, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 9 Eylül İzmir’in Kurtuluş Günü büyük bir heyecanla ve coşkuyla kutlanır. Şehir büyük bir festival şenlik alanına bürünür üç bayramı bir arada yaşardık.
Bir tıkla bilgilerin ayağımıza gelmediği, teknolojik sanal yolculukların yapılmadığı, kısaca dünyadan bi’haber olduğumuz o zamanlarda, fuarda olacak yenilikler, ilkler dört gözle beklenir, ilgiyle takip edilirdi.
Fuarın kapıları açılır açılmaz koşar adımlarla merakla Rusya, Amerika, Japonya, Çin, Pakistan ve Hindistan pavyonlarına gidilir kucak dolusu broşür ve dergi toplamanın gururu ve başarısı ile oradan ayrılırdık!
Fuar’daki pavyonlarda yeni araba modelleri tanıtıldığı yerler hayli rağbet görürdü!
Arabaların başından ayrılamazdık!
Bazı erkek ziyaretçiler arabanın içine oturur tanıtım yapan mankenlere dakikalarca anlamlı, anlamsız sorular sorarken o anlarda kendilerini özel hissetmenin keyfini yaşardı!
Esas itibariyle Fuar demek gazinolar demekti!
Şimdi ikisini dahi aynı sahnede göremeyeceğimiz bir çok sanatçıyı çok az paralar ödeyerek Ekici Över, Lunapark, Akasyalar, Kübana , Göl Gazinosu’nda izlerdik.
Kimler kimler!
Ekici Över’de Emel Sayın, Erol Evgin, Emrah, Barış Manço, Faruk Tınaz,Kamil Sönmez, Gönül Yazar!
Lunapark Gazinosu’nda İbrahim Tatlıses, İzzet Altınmeşe, Bergen, Hülya Avşar!
Kübana’da Ferdi Özbeğen, Nükhet Duru!
Göl Gazinosu’nda Muazzez Abacı, Adnan Şenses,Tanju Okan bir ay boyunca sahne alırdı!
Bu arada Türk Sanat Müziği Güneşimiz Zeki Müren ve sahnelerin kadın efesi Müzeyyen Senar’ı unuttum sanmayın sakın!
Bu iki güzide sanatçımız için ayrı bir paragraf açmak istedim.
Zeki Müren kendi bestesinin adını taşıyan Manolya Gazinosu’nda, Müzeyyen Senar’da kendi soyadını taşıyan Çamlık Senar’da yıllarca sahne aldı!
O yıllarda Fuar’da sadece gazinolar değil Levent Kırca, Nejat Uygur, Zeki Alasya-Metin Akpınar gibi sanatçının yer aldığı tiyatro oyunları fuar da kapalı gişe oynardı!
Fuar o kadar kalabalık olurdu ki bazen yürümek değil adım atmak bile güçleşirdi!
Bizler o kalabalıkta zerre bir korku, bir ürkeklik hissetmezdik!
Güven içinde gezerdik. Tek kaygımız, paniğimiz ’’6,7 yaşlarında sarışın, üstünde kırmızı gömleği olan erkek çocuğu kaybolmuştur’’ diye duyulan kaybolan çocuk anonsları olurdu. Çocuklar bu yüzden sık sık uyarılırdı.
Çocuklara renkli balonlar alınır uçmasın diye bileklerinden bağlanırdı. Çocuklar bütün fuarı bileklerindeki balonla gezmek isteseler de ya kalabalıktan patlar ya ne olursa olur düğümünden çözülür uçardı!
Fuar gezintisi sırasında Paraşüt Kulesi’nden atlayanlar heyecanla seyredilir, atlayanları görmek için yukarı bakmaktan boynumuz tutulurdu. Kulenin tepesinden kim atlayacak kim atlamayacak diye iddialara girişilir, başarı ile atlayanlar alkışlanırdı.
Eğlenceye ve heyecana Lunapark’ta (Oyuncaklarda) doyardık!
Lunaparkta bulunan Çarpışan Arabalar, Balerin Kız, Radar, Sihirli Aynalar, Korku Tüneli, Dönmedolap bizim için bugünün Disleyland’ı gibiydi!
Palmiyeli Sokak’ta bulunan Piyale Makarna’nın yerine uğramak soslu, haşlanmış makarna yemek, palmiyeler altında bir şeyler içmek ayrı bir güzellikti!
Fuar gezintisini yorgunluğunu ya kadın heykelleri olan büyük havuzun yanında ki banklara oturarak, ya Menekşe Çay Bahçesi’nde Semaverde Çay içerek, yada fuarın etrafını dolaşan mini trene binerek hiç olmadı kendimizi çimlere bırakarak gidermeye çalışırdık!
Fuar gezintisinin gündüz bölümlerinde Hayvanat Bahçesi’ne uğranır, İzmir’in sembolü olan Fil Pak Bahadır mutlak ziyaret edilir onunla beraber fotoğraflar çekilirdi!
Geçip giden o fuar zamanların güzelliklerini bir yerlerde bulmanın hayali ile her Fuar’a, Kültürpark’a uğradığımda o döneme tanıklık etmiş mekanlara, yollara, havuzlara bakar dilime dolanan o şarkının sözlerini mırıldanırım ‘’Geçip giden hu hu zamanları hu hu bir yerlerde bulsam sonra üzülsem üzüldüğüme üzülsem ‘’!
Bu yazı vesilesi ile 1 Mart 1923’te 1. İzmir İktisat Kongresi Yerli Mallarını Numune Sergisi’nde Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’ Bu şehirde sergiler açın , fuarlar kurun‘’ sözleri doğrultusunda 1922 Büyük İzmir Yangını’nın külleri üzerine bu muhteşem fuar alanını kuran;
1931-1941 yıllar arasında İzmir Belediye Başkanlığı yapmış olan memleketlimiz, Denizli Buldanlı merhum Dr. Behçet Uz’u ve emeği geçen herkesi minnetle şükranla anıyorum.
Yerel Haberci
25/07/2021