Görüntüde Anıtkabir ve askeri tören kıtası, rap rap rap diye duyulan tören adımları, tören komutanının kıta dur! Dikkat! komutları, göndere çekilen Türk Bayrağı okunan İstiklal Marşı desem aklınıza ilk gelen şey ne olur?
Yetmişli, seksenli yıllarda ki TRT yayınının resmi açılışı dediğinizi duyar gibiyim. Cevapla birlikte yaşlarımızı açığa çıksa da tek kanallı siyah beyaz ekranlı televizyon günleri hepimizin belleğinde unutulmaz yer tutmuştur.
Resmi törenle açılan ekran yine başladığı gibi resmi törenle kapanırdı. 20.30 saati yıllarca ana haber bülteninin yayın saatiydi. Saat ayarlarını yıllarca TRT ekranına göre yaptık. ‘Televizyonunuzu Kapatmayı Unutmayınız’ uyarı yazısını görmeden televizyonun fişi çekilmezdi!
Televizyon yayınlarının başladığı ilk yıllarda, her evde televizyon olmadığı için ''tele misafirlik'' adı verilen bir komşuluk ilişkisi ortaya çıkmıştı. Çoluk çocuk büyük küçük televizyonu olan bir komşumuzun ya da tanıdığımızın evine misafirliğe gidilirdi.
Kısa zamanda televizyon sağladığı itibar ve saygınlıkla evlerimizin başköşesine kurulmuştu.
Gün geçtikçe bu sihirli kutuya tutkun hale gelmiştik. Onsuz geçireceğimiz bir güne bile artık tahammülümüz yoktu.
Ona olan sevgimizi ilgimizi göstermek için gelin gibi süsledik, güzel dolapların içinde sakladık, daha renkli olsun diye önüne yeşil camlar koyduk, çatılara çıktık, bozulmasın kırılmasın diye gözünün içine baktık.
Kesilen yayın sonrası görüntüye gelen necefli maşraba, manzara resimleri, çatılarda dönen antenler veya sık sık yaşanan elektrik kesintileri bu aşkın cilveleriydi.
‘Dallas’ dizisindeki Ceyar'ın kötülükleri, ’Kara Şimşek’ dizisinin Micheal Knight'ı, konuşan ve uçan siyah arabası, ’Uzay Yolu’ dizisinin kulakları ile meşhur Mister Spack'ı , Atılgan Uzay Gemisi'nin kaptan Kırkü, ışık hızı, lazerler, ışınlanmalar ‘Mavi Ay’ dizisindeki dedektif Bruce Wills'in şimdiki deyimle karizması, esprileri, ‘Aşk Gemisi’ dizisinin romantizmi, dizi müzikleri, Charlie'nin üç meleğinin polisiye maceraları, ‘Kökler’ dizisindeki köle Kunta Kinte'nin başından geçenler, Altın Kızlar artık sohbetlerimizin ana konusunu oluşturmaya başladı.
Dizilerdeki, filmlerdeki birçok insan karakterleri ile tanışmaya onları rol model almaya da başlamıştık.
Örneğin, ‘Beyaz Gölge’ dizisindeki Koç Reevers'a özenmeye, Kuliç, Salami gibi basket oynamaya merak sarmıştık. Bu dizi Türkiye 'de basketbol sporunun yaygınlaşmasını sevilmesini sağlamıştı.
Televizyon reklamlarının hayatımıza girmesiyle alışveriş alışkanlıklarımız değişmeye çeşitlenmeye başladı.
Şimdi bile belleklerimizde o yıllara ait bazı reklam müziklerinin sloganlarının saklı kaldığını tahmin ediyorum.
'Yöneticimiz uyuyor mu' desem 'İzocam', 'Saçlarınız hep genç kalsın' desem 'Blendax Şampuan' , 'On yüz milyon baloncuk'desem 'Fruko Gazoz, 'Müjde müjde size' desem Müjde kadın çorapları deyiverirsiniz!
'Uykudan Önce' programıyla Adile Naşit'in 'Kuzucuklarım, canlarım' diye tatlı tatlı seslenişini, şen kahkahalarını, isimlerimizle hitap etmesini, masallarını unutmak ne mümkün!
John Wayne'nin kovboy filmleri , Hikmet Şimşek'in sunduğu 'Pazar Konser'leri, Bizimkiler, Kaynanalar, Perihan Abla gibi diziler Pazar günlerinin vazgeçilmez programlarıydı.
O yıllarda TRT' nin yılbaşı programları adeta efsaneydi (ya da bize öyle gelirdi). Mehpare Çelik, Gülgün Feyman, Halit Kıvanç, Ayşe Egesoy, Erkan Yolaç veya Bülent Özveren'in açılış takdimleri ile yılbaşı ekranı açılır; Klarnet Ustası Mustafa Kandıralı ve darbuka virtüözü Güngör Hoşses ile arkadaşlarının çaldığı oyun havaları eşliğinde yılbaşı coşkusu ekranlardan bedenimize ruhumuza girmeye başlardı!
Orhan Gencebay'dan 'Mevsim Bahar Olunca', 'Hatasız Kul Olmaz' , Mustafa Sağyaşar'dan 'Karam', Kibariye'den 'Kimbilir', Samime Sanay'dan 'Bir ilkbahar Sabahı' ile, Ferdi Özbeğen'den 'Dilek Taşı şarkılarıyla demlenilir; ekrana gelecek sıradaki şarkılardan fallar tutulur, Seyyal Taner'in sahnesi Tolga Han'ın dansları, Nurhan Damcıoğlu'nun kantosu şaşkınlıkla izlenir; Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ali Poyrazoğlu, Müjdat Gezen'in oynadığı parodilere gülerdik!
Elimizde Milli Piyango biletleri gözlerimiz ekranda talih kuşunun başımıza konması beklenirdi.
Senede bir defa yılbaşı akşamları çıkan dansöz Nesrin Topkapı'nın raksları ile eğlence doruğa çıkar ve saat 00.00'ı gösterdiğinde sanat güneşimiz Zeki Müren'in söylediği şarkılarla yeni bir yıla girilirdi!
Yeni bir yılı neşe içinde, umut içinde sevgiyle, saygıyla birbirimizi öperek, kucaklayarak, sarılarak, güzel dualarla dileklerle karşılardık.
Tüm aileyi, dostlarımızı TRT'nin yılbaşı ekranı bir araya getirmeyi başarırdı!
Şimdi ise yaşadığımız ne bayramlar nede seyranlar bizleri bir araya getirebiliyor!
Gel zaman git zaman, TRT'nin yayın saatleri uzamaya, yayınlanan programlar çeşitlenmeye çoğalmaya başladı. Teknolojik gelişmelerle birlikte siyan beyaz dünya kapanıp renkli dünyalara renkli hayatlara geçildi.
TRT'nin tek kanallı ekranı artarak sayısı önce ikiye, üçe çıktı; daha sonra yayına giren özel kanallarla birlikte sayısını artık bileceğimiz bir çok kanal tek tuşla hayatımızdaki yerini aldı.
Zamanında bizi bir araya toplayan televizyonun her eve hatta evimizin her odasına girmesiyle ile komşuluklar, aile birlikteliği, beraberlikler, misafirlikler, hoş sohbetler zamanla sona ermeye programların reyting kaygısıyla özel hayatlar mahremiyetler kaybolmaya herkesin bir sihirli kutuya sahip olmasıyla da bireysellikler, bencillikler, yalnızlıklar artmaya başladı.
Sözün özü; Sihirli kutunun büyüsü cazibesi gün geçtikçe bizi içine alıp bir daha insanlığın içinden çıkamayacağı bir labirente hapsetti.
Oysaki her şey ne güzel başlamıştı.
Yaşanan bütün kötülüklere, zorluklara rağmen güzelliklerle başlayıp güzelliklerle devam edecek yeni bir yıl diliyorum.
Yerel Haberci
25/07/2021